Erzurum Mutlu Son Masaj Salonu

 

 

 

 

Erzurum Mutlu Son

Söylesem inanırım “Ne de becerikli bir ev hanımısın sen öyle!” veya “Çok hoşmuş, keşke Erzurum Mutlu Son ben de yapabilsem fakat vaktimi çocuklarıma ayırıyorum.” benzer biçimde yargılayıcı söylemlerle karşılaşacaktım. Evet, başta sır olarak tutmayı düşünmemiş olsam da zaman içinde bir sırra dönüşmüştü.

Erzurum Mutlu Son

Önlüğümü, merdanemi, pasta kalıplarımı ve kurabiye kesicilerimi koyduğum bir çekmecem vardı. Önlüğü giyip kuşağını belime bağladığım anda, televizyondaki o şefi gözlerimde canlandırıyordum. Diğer şeflerle beraber ayakta beklerken tertemiz beyaz önlüğünün kuşağını sıkıyor, önlük onun hareketlerine boyun eğiyordu. Koyu renk sakallarının içinden görünen keyifli bir gülümsemesi vardı. Birazcık un döktüğüm ellerimi ovuşturdum. Ufak mutfağımda beyaz bir bulut göründü ve aşağı inerek kayboldu. Benden başka kimse olmadığı için, ellerimin üstünde uçuşan bu beyaz bulutu fotoğraflayacak birisi de yoktu. Gene de unla uğraşıyorsam bunu kesinlikle yapıyordum. Benim için bir ritüel şeklinde olmuştu. Akşamlarım ancak bu şekilde gerektiği şeklinde başlıyordu. Programın başlamasına az kalmıştı. Az sonrasında, yüzündeki o kararlı ifadeyle, beyaz önlüğüyle karşımda olacaktı. Fantezilerimin şahlanmasına az kalmıştı. Bu tv şefiyle tanışmak, ona ve onun keyfina … Bu düşünceler de benim arzularımı şahlandırıyordu.

Erzurum Mutlu Son

Soğuk tereyağına değen ellerim bir anlık şaşkınlıktan sonra renk değiştirdi. Hamuru rendelediğim tereyağıyla birlikte toparladım ve yoğurmaya başladım. Duvardaki saate baktım ve program başlamadan kafi vaktim olduğunu kontrol ettim. Tarifte, hamur harcını belli bir halde katlayarak yoğurmam gerektiği . Tarifteki talimatları karmaşık bir mevzuatmış gibi okudum. Önce bütün adımları ezberledim, sonrasında yoğurmaya başladım. İşim olduğinde hamur harcını buzdolabında dinlenmeye bıraktım ve kendime bir fincan espresso yapmış oldum. Makine kahveyi demlemeye başlayana kadar gürültülü bir şekilde . Mutfak tezgahına yaslandım, kahvemi yudumlarken sıcaklığının vücudumda gezinmesinin keyfini çıkardım.

Sert keyfinın ağzımda olduğunı, yanaklarımın yavaş yavaş ısınmaya. Fincanı bıraktım, ellerimi yanaklarıma götürdüm ve aslına bakarsanız anladığım şeyi doğruladım: Yanaklarım kızarmıştı. Kahve, kırmızı şarap ve sex… Bu tarz şeylerin tesiri vücudumda gezdiğinda saçma kararlar almama sebep oluyordu. Sonrasında yüzüme yerleşiyor ve olan bitenin hatırasıyla yanaklarımı kızartıyordu. Saate baktım ve hamuru buzdolabından çıkardım. Tarifte anlatıldığı şekilde bir kere daha katladım. Mutfak saatini kurdum ve hamur harcını tezgaha bıraktım.